Kalın'dan Yeni Zelanda'daki iki camiye terör saldırısına ilişkin değerlendirme

Kalın'dan Yeni Zelanda'daki iki camiye terör saldırısına ilişkin değerlendirme
Kalın'dan Yeni Zelanda'daki iki camiye terör saldırısına ilişkin değerlendirme
Kalın'dan Yeni Zelanda'daki iki camiye terör saldırısına ilişkin değerlendirme
Kalın'dan Yeni Zelanda'daki iki camiye terör saldırısına ilişkin değerlendirme
Kalın'dan Yeni Zelanda'daki iki camiye terör saldırısına ilişkin değerlendirme

BURSA

 

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın:


"Tepkilerin çok daha sert, kapsamlı ve derinlikli olması gerekir. Bu saldırıyı yapan kişi, adı Müslüman bir kişi olsaydı, Müslümanlar yerine bir kilise ya da havrada Hristiyanlar öldürülseydi dünyanın tepkisi çok daha farklı olurdu. Maalesef Müslümanlara yönelik bu tür şiddet eylemlerinin sıradanlaştırılması, normalleştirilmesi hatta yer yer şiddetin estetize edilmesi sonucunu doğuruyor"

 

 

"Bu tür açıklamalar, hezimetten öteye gitmeyen açıklamalar. Bunlar tam da aslında teröristleri sevindiren açıklamalar. Böyle bir terör hadisesi yaşandıktan sonra artık amasız, fakatsız mutlak olarak kınanmalı. Bunu şu veya bu gibi gerekçeyle izah etmeye başladığınız zaman bu, eninde sonunda terörü meşrulaştıran bir yola çıkar"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Yeni Zelanda'da iki camiye yönelik terör saldırısına ilişkin, "Tepkilerin çok daha sert, kapsamlı ve derinlikli olması gerekir. Bu saldırıyı yapan kişi, adı Müslüman bir kişi olsaydı, Müslümanlar yerine bir kilise ya da havrada Hristiyanlar öldürülseydi dünyanın tepkisi çok daha farklı olurdu. Maalesef Müslümanlara yönelik bu tür şiddet eylemlerinin sıradanlaştırılması, normalleştirilmesi hatta yer yer şiddetin estetize edilmesi sonucunu doğuruyor." dedi.

 

 

Bazı programlara katılmak üzere geldiği Bursa'da, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kalın, Yeni Zelanda'daki terör saldırısının çok açık ve net bir şekilde son yıllarda artış gösteren Müslümanlara yönelik nefretin ve İslam karşıtlığının teröre dönüşmüş hazin örneklerinden biri olduğunu söyledi.

Daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın küresel manada İslam karşıtlığının, Müslüman nefretinin, azınlık ve göçmen karşıtlığının bu tür şiddet olaylarına dönüşebileceğine dair pek çok uyarıda bulunduğunu belirten Kalın, "Bunlara kulak verilmediği için bu tür hadiseleri maalesef daha sık görmeye başladık. Daha önce Norveç'te Anders Breivik adında bir kişi, 77 kişiyi benzer bir zihniyetle katletmişti. Arada Fransa'da, Amerika'da, başka ülkelerde benzer olaylar yaşandı ama bunlara dönük kapsamlı ve sistematik tedbir alınmadığı için en son Yeni Zelanda'da 49 masum insan hayatını kaybetti." diye konuştu.

Kalın, taziye mesajlarının, üzüntü ifadelerinin önemli olmakla beraber yeterli olmadığını vurguladı.

Özellikle Batılı ülkelerin yaptığı değerlendirmelerin üzüntü ifadesinden ibaret olduğunu, asıl meselenin özüyle alakalı bir değerlendirmeden yoksun olduğunu gördüklerini anlatan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yapılan bazı açıklamalarda, örneğin bu terör eylemini kınadıklarını söylemekle beraber bu teröristin sahip olduğu zihin dünyasına ilişkin iddialarına ve ideolojisine ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadığını görüyoruz. Tepkilerin çok daha sert, kapsamlı ve derinlikli olması gerekir. Bu saldırıyı yapan kişi, adı Müslüman bir kişi olsaydı, Müslümanlar yerine bir kilise ya da havrada Hristiyanlar öldürülseydi dünyanın tepkisi çok daha farklı olurdu. Maalesef Müslümanlara yönelik bu tür şiddet eylemlerinin sıradanlaştırılması, normalleştirilmesi hatta yer yer şiddetin estetize edilmesi sonucunu doğuruyor. Bu katilin, bu caninin yaptığı bu katliamı sosyal medya üzerinden canlı olarak yayınlaması da bu şiddeti estetize edip benzer hadiseleri teşvik etme gayretinin bir uzantısı olarak görülmeli."

 

"Bu bir iklim ve muhit meselesidir"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, çok ciddi bir sorunla karşı karşıya olunduğuna dikkati çekti.

Bu meselenin, sadece zihni, psikolojik sorunları olan ya da ideolojik bir sapkınlık içinde bulunan bir kişinin yaptığı hadise olmadığını söyleyen Kalın, şunları kaydetti:

"Bunun arkasında yatan zihniyet dünyasının, bu insanları kimin beslediğinin, kimlerin desteklediğinin, finansal, eğitim, medya anlamında bunları kimin bu noktaya getirdiğinin çok iyi analizinin yapılması gerekir. Bu bir iklim ve muhit meselesidir. Bu iklimi yaratan, bu muhiti besleyen, bu sorunlu ideolojik yaklaşımları ortadan kaldıracak adımların mutlaka atılması lazım. Sadece Batılı ülkeler için değil, İslam ülkelerinin de burada birlik, beraberlik içinde hareket edip dünyanın her yerinde yaşayan Müslüman azınlıklara sahip çıkması gerekir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dönem Başkanı sıfatıyla da bu konuyu en yakın takip eden lider olduğuna vurgu yapan Kalın, "Bugün Başkan Yardımcımız ve Dışişleri Bakanımız da Yeni Zelanda'ya gidiyor. Hem Yeni Zelanda hükümetine ve halkına taziyeleri iletecek hem de oradaki toplulukla birlik beraberlik içinde oldukları mesajını verecekler. Biz bu konuyu yakından takip etmeye devam edeceğiz. Bu tür hadiselerin yaşanmaması için terörün her türüne karşı hiçbir çifte standarda başvurmadan, sistematik bir şekilde el birliği içinde çalışmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

"Hezimetten öteye gitmeyen açıklamalar"

Daha sonra bir gazeteci, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'a, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün Yalova'da Yeni Zelanda'daki terör saldırısıyla ilgili yaptığı değerlendirmeyi hatırlattı.

Kalın, bu soruya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu tür açıklamalar, hezimetten öteye gitmeyen açıklamalar. Bunlar tam da aslında teröristleri sevindiren açıklamalar. Böyle bir terör hadisesi yaşandıktan sonra artık amasız, fakatsız mutlak olarak kınanmalı. Bunu şu veya bu gibi gerekçeyle izah etmeye başladığınız zaman bu, eninde sonunda terörü meşrulaştıran bir yola çıkar. Avustralyalı bir senatörün de dün yaptığı bir açıklama vardı. Düşünebiliyor musunuz? Saldırıya uğrayanlar, öldürülenler, katledilenler, mekanları basılanlar, tarananlar Müslümanlar. Buna rağmen günün en sonunda tekrar günah keçisi olarak öne çıkartılan, suçlanan kişiler yine Müslümanlar. Bunun bir izahı yok. Dolayısıyla burada hepimizin bu beyaz ırkçı, yeni Haçlı zihniyetinin adeta yeniden reenkarnasyonu olarak karşımıza çıkan bu zihniyete karşı el birliğiyle mücadele etmesi gerekiyor.

 

 

Bu sapık, cani katilin sözde manifestosunda Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye'ye atıflar yapması da boşuna değil. Bunun hem tarihi bir anlamı var, kendince onu anlatıyor zaten, hem de bugün Türkiye'nin geldiği nokta itibarıyla neye tekabül ettiğini göstermesi açısından da manidar. Türkiye bugün dünya düzenine, dünyada yaşanan adaletsizliklere itiraz eden en önemli ülke haline gelmiş durumda. Bunu da sayın Cumhurbaşkanımız, 'Dünya beşten büyüktür' diyerek, dünya sisteminin adalet üretmediğini söyleyerek ifade ediyor. Dolayısıyla bu katilin, teröristin Cumhurbaşkanımızı ismen hedef göstermesi bizim için çok şaşırtıcı değil ama Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı böyle hedef gösterildiği bir ortamda da herkesin sayın Cumhurbaşkanımızın yanında durması gerekir. Bu, ana muhalefet lideri de Avrupalı liderler de İslam ülkeleri liderleri de olur. Göç politikaları, mevcut dünya düzeninin eleştirilmesi gibi konulara bakıldığında bunlara karşı bizim, safımızı çok net bir şekilde ortaya koymamız gerekiyor."

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın daha sonra bir kitabevinde düzenlenen etkinlikte kitaplarını imzaladı.

Sarı yelekliler yeniden sokaklarda
Önceki Sarı yelekliler yeniden sokaklarda
Türkoğlu Grubu: Avrupa'nın inşaat, sigorta ve taşımacılık sektöründe öncü ismi
Sonraki Türkoğlu Grubu: Avrupa'nın inşaat, sigorta ve taşımacılık sektöründe öncü ismi