Caminin Önemi

Caminin Önemi

 اِنَّمَا يَعْمُرُ مَسَاجِدَ اللّٰهِ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَ وَلَمْ يَخْشَ اِلَّا اللّٰهَ فَعَسٰىٓ اُو۬لٰٓئِكَ اَنْ يَكُونُوا مِنَ الْمُهْتَد۪ينَ ﴿18﴾

9/18. Allah’a ve ahiret gününe inanan, usulüne uygun olarak namazı kılan, malının zekâtını hakkıyle veren, Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayan kimselerdir, Allah’ın mescidlerini  imar edenler, yaşatanlar. İşte umulur ki, bunlar doğru yolda olanlardan; hidayete erenlerdendir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) : Bir kimseyi görürseniz ki, mescide gitmeyi itiyat haline getirmiştir. Sizler şahit olun ki, o mü’mindir.

Dinlediğiniz Tevbe suresi 18. ayetinde dikkatler bir noktaya çekilmektedir:

Allah’ın varlık ve birliğini ve Ahiret Günü’nün varlığını temsil eden bir nokta var. İbadetin usule uygun yapılabildiği, kabule yakın olduğu bir nokta.

Mezhep, meşrep, siyasi kanaat, ideolojik düşünce ve bir takım ayırıcı kanaatlere rağmen inananları içinde ve çevresinde toplayan bir merkez var. İşte o nokta, o merkez, camidir.

Camide toplananlar, herşeye rağmen birbirleriyle barış içindedirler. Allah’tan başka kimseye tapmaz, Allah’tan başka kimseden korkmazlar.

Bunlar birbirlerine yardımcıdırlar; dostluklarında, muhalefetlerinde ölçülüdürler. İhtilaflar cami kapısında sona erer. Camide kalpler yumuşar, birleşir; Allah’a kul, yekdiğerine kardeş oldukları bilincine ererler.

Cami böyledir. O, yalnız arı duru İslam’ı yansıtır. Oraya giren dinde normale döner, ümmet-i vasat formuna yükselir, aşırılıklar törpülenir.

Peygamber Efendimiz  “Filanca alime intisap ederse, falanca zatın müridleri arasına girerse, falan türbeyi ziyaret ederse müslümandır, hidayete ermiştir” demiyor.

Ya ne diyor?

“Bir kimsenin camiye gitmeyi alışkanlık haline getirdiğini görürseniz, onun imanına şahitlik ediniz. Tereddüt etmeden o mü’mindir, müslümandır deyin” diyor.

Ayrıca Peygamberimiz :

„Kim Allah için bir cami, mescid yaparsa Allah da ona Cennet’te bir köşk hazırlar.” buyuruyor.

Değerli Mü’minler,

Biliyorsunuz yeryüzünde mabed olarak kurulan ilk mescid Mübarek Kâbe`dir.

Kâbe, insanın medeniyete geçişinin simgesidir. Öyle anlaşılıyor ki, Kâbe, ilk günlerde  Adem’in ve eşi Havva’nın hem evi hem mabediydi.

İslam inancının maddi görüntüsü şüphesiz mescidler ve camilerdir. Camiler ilk günden itibaren okul, san’at merkezi, eğitim ve öğretim kurumu görevini yapmıştır.

Halen yeryüzündeki binalar içinde fonksiyonunu en sağlıklı biçimde icra eden yerler camilerdir; inancın en doğru ve faydalısını, ahlakın en mükemmelini insan, bu müesseselerden alır.

Cami, cemaatin ruh ve beden dengesini, uyumunu sağlayan yerdir. Mutlu ve barış dolu hayatın ruh ve özünü burdan alırsınız.

Münakaşa hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Onu da, insan haysiyyetine, genel ahlak prensiplerine ve insan haklarına uygun ve yaşatıcı olarak camiden alırız.

Camilerimiz, yaşadığımız toplumla diyaloğun ve uyumun sağlandığı, misafirperverliğin en güzel örneklerinin verildiği yerlerdir. Bu sebeplerle hiçbir bina, cami ile mukayese olunamaz.

Müslümanlığın ilk cami ve mescidi Hz. Ebubekir’in avlusunda kurulmuş, ikincisi de Hicret esnasında Kuba nahiyesinde bizzat Peygamberimizin nezaret ve iştirakiyle bina edilmiştir.

Sonraları, mescit ve camiler, gökteki yıldızlara nazire olarak, yeryüzünde  birer birer doğup parlamaya başlamıştır. Yıldızların yeryüzüne serpiştirilmesi demek olan mescitlerin inşası ta kıyamete kadar devam edecek, onların ışığı ruh ve ahlak karanlıklarını tamamen ortadan kaldıracaktır.

Peygamber Efendimiz hicret ederken Hz.Ali (R.A.) ı kendi yerine bıraktı, kendisine verilen emanetleri ertesi gün sahiplerine iade etmesi için. Bu sebepten dolayı peygamberimizle birlikte hicret edemeyen Hz. Ali, Hicret esnasında yapılan Kuba Mescidi’nin inşaatında bulunamadı. Bu mescid ile ilgili Tevbe suresinin 108. ayeti gelince:

ۜ لَمَسْجِدٌ اُسِّسَ عَلَى التَّقْوٰى مِنْ اَوَّلِ يَوْمٍ اَحَقُّ اَنْ تَقُومَ ف۪يهِۜ ف۪يهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ اَنْ يَتَطَهَّرُواۜ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّر۪ينَ ﴿108﴾

9/108. İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha layıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.

Hz. Ali, şöyle demekten kendini alamadı. „ Bu mescidin temeline bir tuğla koymak karşılığında bütün yaptığım hayru hasenatın tamamını vermek isterdim.“

Almanyada tarihi bir süreçten geçiyoruz , en çok birliğe, beraberliğe, birbirimize destek ve dayanışmaya muhtaç olduğumuz günler.

Okullarda çocuklarımıza İslam Din Dersinin verilmesi Dini Cemaat statüsünün kazanılması,

Ve bunun için Müslüman Cemaat Kütüklerinin doldurulması, ivedilikle kayıtların yapılması gerekiyor. Bunun yanında bir an evvel bitirmemiz gereken bir inşaat var.

Köln DİTİB Merkez Camii, Avrupanın en büyük camisi olacak. Bu caminin temeli atılırken konuşma yapan  Ehrenfeld İlçe Belediye Başkanı Josef Wirges "Bu cami bizim camimiz. Burada aynı zamanda kalıcı bir diyaloğun temelini atıyoruz. Köln'e gelen turistler Dom katedralinden sonra bu camiye akın edecek" dedi.

Bir yılda Dom Kilisesini 12 milyon insan ziyaret ediyor. Bunların içerisinde bizim çocuklarımız ve gençlerimiz de var. Boynu bükük dönen bu gençlerimiz ve çocuklarımız bu cami bittiği zaman arkadaşlarıyla beraber kiliseden camiye gelecekler ve birlikte diyaloğa girecekler. Bu iki mabed köprünün iki ayağını oluşturacak.


İnsan öldüğü zaman artık amel defteri kapanıyor. Üç kişi müstesna: Sadakai cariye cami gibi hayır yerleri yapanların, salih evlat sahiplerinin ve ilim adamı yetiştiren ve ilme destek verenlerin amel defteri kapanmıyor, sevap yazılmaya devam ediyor.

Avrupanın en büyük camisi, ilim - irfan yuvası, diyaloğun ve uyumun yeri ve 900 e yakın caminin merkezi olan bu külliyeye Allah rızası için yardım edelim.

Köln Başkonsolosu Kaya'dan “Kurbanını Paylaş Kardeşinle Yakınlaş” kampanyasına destek
Önceki Köln Başkonsolosu Kaya'dan “Kurbanını Paylaş Kardeşinle Yakınlaş” kampanyasına destek
Kurban ve Bayram
Sonraki Kurban ve Bayram