Birlik ve Beraberlik

Birlik ve Beraberlik

”Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan,
Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
Bir değil mahvedilen Devlet-i İslamiyye...
Girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.”

”Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,
Toplu vurdukça sineler, onu top sindiremez.
Sen-ben desin  efrad, aradan vahdeti kaldır.
Millet için Kıyamet o zamandır.”

İstiklal marşımızın şairi M. Akif Ersoy, birlik ve beraberliğin önemini böyle dile getiriyor.

Tevhid dini olan İslam, müslümanlardan hayatları boyunca bu ruha uygun bir şekilde hareket etmelerini ister.Nitekim Kur’an-ı Kerim’in Al-i İmran suresinin 103. Ayetinde:”Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, tefrikaya düşmeyin...”

Enfal suresinin 46. ayetinde :”Allah ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız, rüzgarınız kesilir.Sabredin; Allah sabredenlerle beraberdir.” Buyurarak, bizi birlik ve beraberliğe çağırıyor, tefrikanın zararlarını en güzel şekilde dile getiriyor.

Tefrika sebebiyle tarih sahnesinden silinmiş nice devletler vardır. Bugün müslüman ülkelerin durumu da yürekler acısıdır. Yine bugün insanımızı tefrikaya düşürerek, milletimizi bölmeye, memleketimizi parçalamaya ve yok etmeye çalışanlar vardır. Halbuki milletimizin en iyi şekilde yükselmesi, güçlenerek dünya milletleri arasında sözü geçen bir devlet olarak, arzu edilen yeri alabilmesi, ancak birlik ve beraberlik içinde olmamıza bağlıdır.Bunun olmadığı yerde, dağılma,parçalanma, bölünme ve birbirinden nefret vardır.

Sevinçlerimizin, hüzünlerimizin, istek ve arzularımızın, sevgi ve nefretlerimizin, ümit ve korkularımızn, menfaat duygusu ve hırslarımızın azgın dalgalar gibi vücut teknemizi, hayat denizinde bir o yana, bir bu yana sallayıp durduğunu görüyoruz. Gemilerin yapısı denizde batmama esasına göre yapılmıştır. Kendi halindeki hiç bir tekne denizde batmış değildir. İnsanların yanlış müdahalesi ve fırtınalar hariç...

Vücut teknemiz de maddesi ve manasıyla böyledir. İrademizi iyi yönde kullanır, sağ duyumuza uyarsak, hayat bütün rizikolarına rağmen güzeldir. Birlikte yaşanan hayatta iradelerin ve sağduyuların güçbirliği vardır.

Peygamberimiz (s.a.v.): “Birlik ve topluluk halinde yaşamak insanlar için bir nimettir,rahmettir; parçalanıp ayrılmak ise azaptır, sıkıntıdır,huzursuzluktur.” Buyuruyor.

İnsanların, cemiyet olarak iradelerini sağ duyularına tabi kılmalarının, ayrılık ve çatışmaya girmemelerinin daha çok gerektiği bir çağ yaşanıyor dünyada.

Ülkemizde, toplu insanların çoğunlukta olması en büyük avantajımızdır. Türk Milleti ve Türk Ordusu bu karakterdedir.yaşamanın millet ve devlet olmanın önemini dünya muvacehesinde daha iyi anlayan insanlardır. Şükürler olsun Allah’a.

Tefrika ve bölücülük sadece bir kişiye karşı yapılan bir fenalık değil, bütün millete karşı işlenen bir suçtur, en büyük kötülüktür.

“Fitne/baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür.” (Bakara suresi: 191)
“Fitne/baskı ve bozgunculuk,cana kıymaktan daha büyük bir kötülüktür.” (Bakara suresi: 217)
“Küfre sapanlar da birbirlerinin dostlarıdır. Eğer şu dikkat çekilenleri yapmazsanız yeryüzünde bir fitne, büyük bir bozgun çıkar.” (Enfal suresi: 73)
Asr-ı saadette yüce peygamberimiz döneminde müminler öyle bir kardeşlik, birlik ve beraberlik örneği verdiler ki, tarihte bir daha onun örneğini görmek mümkün olmuyor. Bugün insanlık gerçekten o ruha muhtaçtır.

Gerçekten öyleydi. Sosyal ve ekonomik ambargo altındaydılar. Ne alış-veriş edebiliyor, ne de akrabadan yardım görebiliyorlardı. Kureyş kabilesi, müslümanları bir ara bu hale düşürmüştü. Maddeten perişandılar.

Ama gene de birbirlerine sevgi ve peygambere bağlılıkta akıllara hayret verecek seviyede idiler.
Onların muhaliflerine hayranlık telkin eden bir yönleri de insan can, mal ve ırzına olan hudutsuz saygılarıydı.
Kendilerini bu derece darboğaza tıkan muhaliflerine karşı bir anarşi unsuru olabilir, sabotajlar, tahripler, yangınlar çıkarabilirlerdi. Asla bu yola tevessül etmemişlerdir.Sebep, aldıkları terbiyedir. Günah korkusudur.
Çünkü aksi olan yol, anarşi yolu nifak yoludur. Münafıklık alametidir.

Kur’anın, münafıklara hitap eden ayetlerini biliyorlardı:
“Kazara siz duruma hakim olsanız ey münafıklar, yeryüzünü fesada verecek , milli serveti tahrip edecek, kan dökecek, akrabanızla ilginizi kesecek değil misiniz?”
(Muhammed suresi:22)

O günün müminleri bunu bilir, aynı ideali paylaştıkları kimseleri canı gibi sever, ideallerine düşman olanlara zulüm ve haksızlık etmezlerdi. Bilirlerdi ki,topluca yaşanan yerde atılan yanlış adımın zararı sonuçta hepimizedir. Böylesine yüksek bir bilince sahip olan insanlar ekseriyetle cahildiler, kültürsüzdüler.

Bu sosyal olgunluk nereden geliyordu? İmandan ve Allah’a itaattan... Ayetin devamı bunu pek güzel açıklar:

“Eğer sen onları bir ideal çevresinde toplamak, birbirlerini sevdirmek, birbirlerine bağlamak için yeryüzü  hazinelerini aralarında paylaştırsaydın buna asla muvaffak olamazdın.Fakat Allah maddi mahrumiyetler içinde bile isterse onları bir araya getirir, birbirlerine sevdirir. Çünkü Allah dilediğini yapacak kudrettedir. Her yaptığında da hikmet vardır.

Değerli okurlarım,

İnsanlar Allah’a değil de arzu ve heveslerine kulluk ettikçe, insanlar Allah’a isyanı alışkanlık haline getirdikçe, birbirlerini sevmeleri ve biraraya gelmeleri çok zordur.Birbirini sevmeyen insanlar iyilikte yardımlaşamazlar. O zaman ne birlik tahakkuk eder, ne de kalkınma.

Müslümanların birlik ve beraberliği üzerinde titreyen peygamberimiz, bu birliği bozmaya çalışanların hüsrana uğrayacaklarını bildirmiştir: “Bölücülük yapan bizden değildir.” (Camius-Sağir)

Müslümanlara düşen, milletimizin birliğini bozan, zarar veren söz ve davranışlardan mutlaka sakınmak, dargınları barıştırarak toplumun huzur ve saadetine ve millet bütünlüğüne katkıda bulunmaktır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Size oruç, namaz ve sadakadan daha üstün bir şeyi haber vereyim mi? buyurdu.
“Evet” dediler.
“İki kişi arasını düzeltmektir. Zira iki kişinin arasının bozulması, dini kökünden kazır.”
(Ebu Davut, Edep:58)

Allah(c.c.) bölücülükten korusun, birlik ve beraberlikten ayırmasın.
 

Berlin Büyükelçisi Şen, Solingen'deki yangında yaşamını yitirenlerin yakınlarını ziyaret etti
Önceki Berlin Büyükelçisi Şen, Solingen'deki yangında yaşamını yitirenlerin yakınlarını ziyaret etti
Caminin Önemi
Sonraki Caminin Önemi